kars haber sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

63 gün boyunca yerin altında kaldı, bilimsel buluşla geri döndü

Hayatını mağaraları incelemeye adayan Siffre, henüz 23 yaşındayken insan kronobiyolojisi tarihinin en dikkat çekici deneylerinden birini gerçekleştirdi.

Fransız Jeolog Michel Siffre’nin Cesur Deneyi: Mağara İçinde 63 Gün

Bilimsel tutkular, insanları genellikle sınırlarını zorlamaya ve akıl almaz deneyimler yaşamaya yönlendirir. Fransız jeolog Michel Siffre’nin hikayesi de bu durumun çarpıcı bir örneği.

Hayatının büyük bir bölümünü mağaraları incelemeye adayan Siffre, 23 yaşında, insan kronobiyolojisi tarihinin en çarpıcı deneylerinden birine imza atarak adını tarihe yazdırdı.

Fransız Alpleri’ndeki bir mağarada tam 63 gün tek başına kalan Siffre, yaptığı bu cesur deney ile insanın zaman algısı üzerine çığır açan bir keşif gerçekleştirdi.

Siffre, bu sıra dışı deneyini 1962 yılında gerçekleştirdi. Nice’e yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki Alpler’de bir yeraltı buzulunu keşfeden genç bilim insanı, başlangıçta 15 gün sürecek bir jeolojik keşif planladı. Ancak zamanla bu sürenin yeterli olmadığını fark etti ve 16 Haziran 1962’de mağaraya girerek dış dünya ile tamamen bağlantısını kesti.

Hedefi yalnızca jeolojik incelemeler yapmak değil, aynı zamanda insanların karanlık ve saatsiz bir ortamda zaman algılarının nasıl değiştiğini anlamaktı.

Michel Siffre, mağaradaki deney sırasında tamamen doğa şartlarına uyum sağlamayı amaçladı. Karanlık, sessiz ve saatsiz bir ortamda, zamanı bilmeden yaşamanın insan psikolojisi ve biyolojisi üzerindeki etkilerini incelemek istiyordu.

Siffre, bu süreçte oluşturduğu protokol ile çığır açan bir bilimsel alanın, kronobiyolojinin temellerini attı.

“Uyandığımda, yemek yediğimde ve uyumadan hemen önce mağara girişindeki ekibimi arıyordum, ancak onlar beni asla arayamazdı. Böylece dışarıdaki zamanın farkında olmadan yaşamaya devam ettim,” diye açıklıyordu Siffre. Bu yöntemle, insanın biyolojik saatini ve sirkadiyen ritimlerini anlamayı hedefledi. Deney sırasında, insanların da alt memeliler gibi bir biyolojik saate sahip olduğu gerçeğini ortaya koydu.

Siffre’nin deneyleri sırasında yaptığı bu keşif, insan biyolojik saatine dair önemli ipuçları sundu.

Psikolojik bir test kapsamında, saniyede bir basamak hızında 1’den 120’ye kadar sayması gerekiyordu. Ancak bu test, zaman algısının farklılaştığını gösterdi: Siffre, 120’ye kadar saymayı 5 dakikada tamamladığını fark etti. Bu bulgu, sirkadiyen ritimlerin gün doğumu ve gün batımı gibi dış etkenlere bağlı olmaksızın, vücudun yaklaşık 48 saatlik bir döngüyle işlediğini ortaya koydu.

Siffre, deneyini oldukça mütevazı şartlarda gerçekleştirdi. Küçük ve sıkışık bir kamp alanında zamanını okuyarak, yazarak ve mağara içerisindeki jeolojik yapı üzerinde çalışarak geçirdi.

Bilimsel ekipman eksikliği, bu riskli deneyin zorluklarını artırsa da, sonuçları modern bilim için son derece değerli oldu.

Kronobiyolojide Çığır Açan Bir Miras

Michel Siffre’nin 1962’de başladığı bu deney, insan biyolojik saati ve sirkadiyen ritimlerin anlaşılması açısından devrim niteliğinde bir katkı sağladı.

Doğanın gün doğumu ve gün batımı gibi döngüsel süreçlerinden bağımsız olarak, vücudun kendi biyolojik ritimlerini sürdürdüğü gerçeği, kronobiyolojinin temelini oluşturdu.

Siffre, sonraki 50 yılı aşkın kariyeri boyunca bu alanda çeşitli deneyler gerçekleştirerek bilim dünyasına ışık tuttu.

Siffre’nin ilham verici hikayesi, sadece bilimsel bir başarıyı değil, aynı zamanda insan azmi ve keşfetme tutkusunun sınırlarını temsil ediyor.